4 Mayıs 2009 Pazartesi

Mira'daydık :)


Persembe günü Sevgili Banu'nun davet mailini alınca çok sevindik. Tadı damağımızda kalmıştı ilk buluşmanın ve havalar düzelse de biraraya gelsek diye heveslenip duruyorduk.

Cumartesi sabah Çiğdemcim sağolsun bizi geçerken aldı. Arabaya binince Zeynep'i gören arkadaş canlısı kuzu
Selin'in sevinci görülmeye değerdi. Neredeyse Ankara'nın bir ucundan diğer ucuna yaptığımız yolculuk kızların muhabbetleriyle nasıl geçti anlamadık:) İçeri girer girmez Selin ve Zeynep, sade ve çok zarif döşenmiş olan odasında Ada'yla oynayan Mira'ya katıldılar. Kızlar yerde oturup onlarla çok güzel oynayan Ada'nın annesi Umur'u da arkadaşları sanıp peşinden ayrılmadılar. Tabii ki Zeynep her zaman olduğu gibi önce bir süre dizimin dibinden ayrılmayarak gözlemlemeyi tercih edip, ortama ısındıktan sonra katıldı kızlara...Açılınca da tam açıldı:)

Kapalı havaya rağmen güneşin yüzünü gösterdiği kısa bir zaman diliminde kızları Banu'ların bahçesine çıkardık. Ne yazık ki çok uzun süremedi bahçe keyfimiz...Ama Mira ve Ada'nın elele bahçeye çıkmaları, Ada'nın köpek heykellerine ve duyduğu köpek seslerine -hav hav diyerek koşması, minik kuzumun pembe hırkasıyla bahçede bir oraya bir buraya gezinip durması günün unutulmaz sahneleriydi. (Banu'ya not: Canım şimdi yazarken aklıma geldi, sanırım Zeynep bahçeye çıkarken Mira'nın kitaplarından biri elindeydi, ısrarla arasına parmağını koyup şıkıştırdığı kitap. Bahçeden içeri girerken elinde olup olmadığını hatırlayamadım. Bir bak istersen bahçeye)

Kız kıza başladığımız güne Çınar, Yiğit ve Arda'nın katılmasıyla devam ettik...Hatta Banu'nun annesi köpekleri Pepper'ı getirince ortalık iyice şenlendi...Bütün tüylü hayvanları kedi zanneden prensesime bu küçücük şirin şeyin köpek olduğunu anlatmam zaman aldı:) Pepper evde olduğu sürece Zeynep'le yapışık ikiz olarak oturduk. Korkma duygusuyla değil ama ilk defa gördüğü her yabancı insana/ortama/hayvana... gösterdiği tepkiyi ona da gösterdi.

Anneler yine döktürmüşlerdi. Özellikle Çiğdem'in pırasalı karmacasını ve Banu'nun ballı kurabiyesini yapılması gerekenler listemize ekledik bile, tariflerini bekliyoruz. Bir yandan çocuklara yedirirken biz de sohbet etme fırsatı bulduk. Yoğurttan girdik, montessoriden çıktık. Çocuk gelişimcisi olan Sermin'e (Ş ile değil :=) aklımızdakileri sorduk. Bu buluşmalar kızıma olduğu kadar bana da çok iyi geliyor. Aynı dili konuşabildiğim yeni yeni arkadaşlar ediniyorum. Umarım uzun soluklu olur, çocuklarımızı birlikte büyütürüz...

Birara çocukları toparlayıp ortak bir oyun kurmaya çalıştık. Ama Selin ve Zeynep, Sermin'in topla nasıl devireceklerini göstermesine fırsat vermeden şişeleri alıp kaçınca, henüz ortak bir aktivite için erken olduğuna karar verdik. O kadar oyuncak içinde Zeynoş her fırsatta soluğu mutfakta aldı, Hatice ablasına yardıma koştu:) Birara en sevdiği oyuncak olan elektrik süpürgesi ortaya çıkınca onun peşine takıldı.

Çocukların yorgunluktan pestilleri çıkınca ve uyku bastırıp mızmızlanmalar başlayınca, yolumuz da uzun olunca, en kısa zamanda bir dışarı etkinliği yapmak üzere sözleşip, Banu'ya ve Mira'ya güzel evsahiplikleri için teşekkür edip ayrıldık. Çiğdem'le planladığımız Panora ziyaretini bir başka güne ertelemek zorunda kaldık. Otoparkta yer ararken önce bütün gün annesinin elinden tutup yürüme çalışmaları yapan minik melek Selin'in kafası düştü öne, hemen arkasından minik kuzum kollarımda uyuyakaldı. Çiğdemcim yine sağolsun bizi evimize kadar bıraktı.

Çok güzel bir gün geçiren kızım bütün akşam kendi sözcükleriyle anlattı durdu: Ade (Ada olduğunu düşünüyoruz), kehdi (köpek aslında:), mamma...

Not: Fotoğraf makinemizi hala yaptıramadık. Kendi çektiklerini gönderen Umur'a tekrar teşekkürler :)


2 yorum:

Limonlu Turta dedi ki...

Ne şekerlerdi dii mi? En kısa zamanda tekrar biraraya getirmeliyiz bebişleri. Panora'nın fethi programımız da baki tabii.
Öperiz,
ç.-s.

elif ada dedi ki...

Zeynep'i cok opuyoruz. Bizim icin de unutulmaz bir gundu. Umarim bebeklikten baslayan dostluklari hep devam eder. Sevgiler...
Umur & Ada

Yorum Gönder