25 Haziran 2009 Perşembe

BEBEĞİME DOKUNMAYIN !!!!!!!!!!!!!!!!!!!

16 aydır bana hiç sormadan, bebeğime dokunmaya çalışan, mıncıklayan, öpen herkese dur diyorum artık. Kim isterse kızabilir, kırılabilir. Evet benim çocuğum çok kıymetli. Bir elinde sigarası varken diğer eliyle çocuğumu sevmeye çalışan geri zekalı arkadaşım, bütün gün nerelere dokunduğunu ve en son (!) ne zaman yıkadığını bilmediğim pis elleriyle kızıma dokunmayı kendinde hak görebilen beyinsiz kadın, günlerce sıkıntı çekerek diş çıkaran yavrumu kendince yanaklarını avuçlayarak sevmeye çalışan, kendi de iki küçük çocuk annesi düşüncesiz arkadaşım (dudağında kocaman uçuğa rağmen öpmeye çalışmışlığı da vardır), yolda-otobüste-çarşıda bebek elinden öpülür gibi dünyanın en salak cümlesini kurarak ben kaçırana kadar pamuğumun ellerini öpmeye çalışan hiç tanımadığım teyzeler, amcalar, ablalar...Benim bile öpmeye, dokunmaya kıyamadığım meleğimi ilk fırsatta öpmeye çalışan herkes...BEBEĞİME DOKUNMAYIN! Sizi ellesinler, sıkıştırsınlar, öpsünler ister misiniz olur olmaz heryerde, uykunuz varken, sıcaktan bunalmışken, dişiniz ağrırken, karnınız açken...Niye illa dokunarak seviyorsunuz elalemin çocuğunu? Her defasında tersliyelim, bozalım, kıralım mı? Bugüne kadar hep kibarca uyarmaya, hemen miniğimi kaçırmaya çalıştım ama siz dokunma, öpme meraklısı beyinsizler bundan anlamıyorsunuz ne yazık ki !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

15 Haziran 2009 Pazartesi

İyi ki doğdun !!!!!!!!!


Canım kardeşim, dostum, herşeyim...

Doğumgünün kutlu olsun!

O güzel yüzün hep gülsün.

Mükemmel bir kardeştin, kızıma mükemmel ötesi bir teyze oldun...

SENİ ÇOK SEVİYORUZ

Çıtır Simit'te 4 Çıtır ve yavruları :)


Cumartesi buluşmalarımızda olmasa ben uzunnnn bir süre yazamayacağım galiba bu blog'a. O kadar hoş vakit geçiriyoruz, öyle güzel resimler çekiyoruz ki, ayrıntıları unutmadan yazmak istiyorum hemen. Bu hafta Mira'nın annesi çok sevgili Banu'cuğumun tavsiyesiyle Turan Güneş üzerinde bulunan Çıtır Simit'te buluştuk. Dışarıdan bakıldığında asla belli olmayan bir gizli bahçesi var bu simitçinin. Tavus kuşları, çeşit şeçit tavuklar, horozlar, güvercinler masaların altında dolaşıp simitlerinize ortak oluyor:) Kızlar çok eğlendi ama biz çıtır anneler daha çok eğlendik herhalde.. Sohbet ettik, dertleştik, ne çok ortak yanımız var diye sevindik.
Yol arkadaşı da olmamız sebebiyle kar tanemiz Selin ve Zeynoşum birbirlerine çok alıştılar artık. Arabada birbirlerini görünce sevinmelerini kameraya çekmemiz şart Çiğdemcim.
Su damlamız Ada elbisesi ve şapkasıyla inanılmaz şıktı. Belgin Doruk filmlerinden çıkmış "küçük hanımefendi" gibiydi.
Miracık elinde sımsıkı tuttuğu oyuncaklarıyla geldi, kızlar o kadar kuşun tavuğun içinde hiç kaçırmadılar tabii. O da arkadaşlarıyla paylaşmakta buldu bu defa çözümü ve o kadar güzel kiraz yedi ki fotoğraflamadan edemedim. Banucum itiraf et sen bu kıza hiçbirşey yedirmiyorsun değil mi evde :)
Bu arada Zeynep -dıgıl dıgıl diyerek tavukları anlatıyormuş da annesi günlerdir çözememiş ne demek istediğini. Akşam anneannesini ve teyzelerini arayarak verdim müjdeyi...Herhalde Arşimet benim kadar sevinmemiştir meşhur keşfini yapıp -evreka diyerek hamamdan fırladığında :)

8 Haziran 2009 Pazartesi

Sokak Kedisi Zeynep

Nihayet yağmurlar soğuklar gitti, havalar ısındı da biz de dışarılara attık kendimizi...Zeynep kuzum uyanır uyanmaz -av av- ları (köpekler, kuşlar, civcivler, kediler...yani sokakta gördüğümüz bilumum hayvanlar) sayıklayarak, elinde ayakkabılar kapı önünden ayrılmayarak, balkondan içeri girmeyerek sokağa çıkma isteğini her fırsatta kendince dile getiriyor.
İşyerinde bir süredir yaşadığımız aşırı yoğunluk yüzünden nerdeyse 2 haftadır hiçbirşey yazamadım. İşte resimlerle son 2 haftamız :)
Geçen Cumartesi günü kalabalık bir bebek grubu olarak Arda'nın annesi sevgili Burcu'nun önerisiyle ODTU'de buluştuk. Zeynoş sosyalleşmenin doruklarında ordan oraya koşturup durduğu için, benim için gün O'nun peşinde koşmak şeklinde geçti. Diğer bebeklerle toplu bir fotoğraf bile çekemediğimi eve dönünce farkettim.
Neyse ki evimiz yemyeşil bir kampüs içerisinde; prensesim yeşillikler içinde, trafik derdi olmadan özgürce koşup oynuyor. En kısa zamanda arkadaşlarımızı da kampüsümüzde ağırlamak istiyoruz.

Cumartesi günü yine geçen hafta ki gibi kalabalık bir bebek grubu olarak planladığımız buluşma, arkadaşlarımız çeşitli nedenlerle gelemedikleri için yine ODTU'de, Zeynep & Selin buluşması şeklinde gerçekleşti. Çiğdem ve benim için buluştuk görüştük diyemiyorum, çünkü yolda ne konuşabildiysek onunla kaldık. Özgür ruh Zeynep alıp başını gitme olayını abarttı, ben de hem onun peşinde koştum hem de ben bu kadar koşmaya nasıl oluyor da hala şişkoyum diye sorguladım durdum. Neyse ki Çiğdem'cim uzun zamandır görmediği eski bir komuşusuyla karşılaştı, Onlar sohbet ederken Munisem de sıfatına yakışır şekilde uslu uslu oturdu.

Selin prensesin yürüme müjdesini Çiğdem yolda verdi bize, hevesle bekledik gün boyunca belki birkaç adım atar yine diye ama prenses iştahlı bir günündeydi, önce kumpiri kabuklarıyla sonra da ilk defa olmasına rağmen kirazı çekirdeklerini çıkartarak bir güzel götürdü. Bu arada özgür ruh kızım keşfedilmedik ağaç, masa, kuş, böcek, ot, çöp...tanışılmadık abla, ağabey, teyze, amca bırakmadı. Çok şekerlerdi.

Son olarak Zeynoşun bir İLK videosu:)