21 Nisan 2010 Çarşamba

Mektup Arkadaşlarımıza...

Montessori Eğitimi Mail Grubunda Sevgili Banu'nun önerisiyle yeni bir aktiviteye başladık. Belirli dönemlerde, özel günlerde belirlediğimiz standart ölçüde kağıtlara çocuklarımızın yaptığı resimleri, çekilişle belirlediğimiz gruptaki arkadaşlarımıza göndererek, bize gelen resimleri de biriktererek, belki zaman içerisinde güzel ve çok anlamlı bir koleksiyon sahibi olacağız.
Her tür boya, kağıt, malzeme ve çalışma serbest olmasına rağmen ilk resimleri için Zeynoş en favorisi olan parmak boyalarını ağırlıkla kullandı ve kağıtları önüne koyar koymaz elinin izini çıkardı. Burada eline fırça vererek ufak bir müdahelede bulundum, elini boyaya batırıp izini çıkarınca çok yoğun bir boya katmanı oluştuğundan, fırçayla önce elini boyadı/k, sonra izini çıkardı. Elindeki izler,kıvrımlar daha net çıktı böylece. Daha sonra elini yumruk yapıp, serçe parmağı tarafında oluşan kıvrımları boyayarak, sağ ve sol yumruğuyla bitişik olarak kağıda baskı yaparak minik kalpler oluşturduk her kağıda. Son olarak da süngerden kesilmiş çiçekle sarı çiçekler yaptı. Renkleri kendisi seçti. Kuruduktan sonra özellikle masasında bıraktım resimleri, ortada duran boyaları ile birşeyler çizecek mi diye...Keçeli kalemlerle kendince minik minik notlar düşmüş üzerine :)
Dün akşam da resimlerinin arkasına kendi resmini yapıştırdık, ben adını ve yaşını yazdım, Zeynep'te imzaladı:) Zarfları da kalplerle süsledi.
Gönderen bölümünde Zeynep Bulut yazan, alıcıları ise Sevgili Ada, Erva ve İnci olan üç adet zarf iş çıkışı postaya verilmek üzere çantamda bekliyor:)

13 Nisan 2010 Salı

Üç Küçük Kuzucuk

Pembe Kurbağa Tiyatrosu'nun sezonun son oyununu oynacağını öğrenince, pazar sabahı kargalar bile kahvaltısını yapmadan yollara düştük. Zeynep güneş gözlükleri, mikili tacıyla benden önce hazırdı. Güzel bir anne-kız kahvaltısından sonra programımızı "Üç Küçük Kuzucuk" adlı oyun olarak belirledik. Özellikle 3 yaş ve öncesi için benzer başka bir oyun var mı bilmiyorum. Ama 2 ayda bir değişen bu oyunu merakla izleyen, belki daha yürüyemeyen, konuşamayan, yaşında bile olmayan bebekleri görünce daha önce neden keşfetmedim diye üzüldüm. Orada izlediğimiz ikinci oyundu. Zeynep özellikle danslı,müzikli oyunları keyifle,çoğu zaman gözünü bile kırpmadan izlemesine rağmen, "Ponpon Kuyruğun Pastası" nı kucağımda, kapının önünde, mızıldanarak, göz ucuyla izlemişti. Geç kaldığımız için, salona girdiğimiz an ışıklar kapanıp oyun başlayınca, bir de nereye otursak paniği yaşayınca, ortamlara alışmak için ön hazırlığa ve biraz zamana ihtiyaç duyan Zeynoş çok huzursuzlanmıştı. Bu defa yarım saat önce salondaydık. Artık hemen her haftasonunu "Kızlar Çetesi"yle birlikte geçirdiğimizden, yolda ve içeri girer girmez, Ada, Miya ve Sel'i sordu defalarca. Sezonun son oyunu olması nedeniyle çok kalabalıktı salon ve 3 yaşın oldukça üzerinde çocuklar da vardı. Onların oyuna katılımları daha farklı olunca ufak kuzucuklara biraz haksızlık gibi geldi. Zeynep "Üç Küçük Kuzucuk" u dikkatle ve keyifle izledi. Oyun sonunda gayet mutlu dans etti. Kuzucuklar gibi bizde kapı çalınca açmadan önce soruyoruz artık; - Kim o? Kim o? Kimsin kimsin sen? Bu aralar uykudan önce, üç küçük "kuzucuk, anneleri ve kurabiye canavarı kurt" masalını anlatıyoruz:)

9 Nisan 2010 Cuma

Bizim Evin Halleri

Son bir ayda, 32 yıllık hayatımda duymadığım kadar çok hayır duydum. En sık kullandığı diğer kelimeler ise men (ben) ve bizim. Bunların dışında -canı isterse- etrafında ki herşeyin adını biliyor, söylüyor. Ama cümle kurmuyor henüz. İşaretlerle, mimiklerle derdini anlatmayı tercih ediyor. 9 aylıkken konuşan bir anne olarak kafama çok taktığım bu durum hakkında, 2 yaş kontrolünde doktordan -Konuşmaya ihtiyaç duymuyor ki...Anlamayın biraz uyarısı almıştım. Sevgili Çiğdem ve Banu'nun uyarılarıyla da farkettim ki -ıhh ıhh'daki ı'nın tonundan anlayıveriyorum ne dediğini...Ama ben anlamamazlıktan gelsem, haftanın 5 günü birlikte olduğumuz anneanne, dede, teyzelerden biri çözüyor ne istediğini...
Son günlerde en favori oyuncakları Çınar'ın annesi Sermin'in doğumgününde aldığı, etek-bluz-ayakkabılardan farklı kombinasyonlar yapıp kızı giydirdiği puzzle ve sponsoru Aslıhan Teyzesinin (biraz tuzluca) aldığı Melissa & Dough ahşap mıknatıslı giydirme oyunu. Zeynep şimdiye kadar çok az oyuncakla bu kadar uzun süreli ve severek oynadı. Eline boya, kağıt almadığı gün geçmiyor gibi. Annemlerde daha masum çalışmalar yapıyoruz, kendi evimizde ise sulu boyalar, parmak boyaları, keçeli kalemler çıkıyor ortaya...Dün akşam elma baskısıyla başladık, parmaklarla serbest boyama, sünger baskısı derken, fırçayla tırnaklarına kendince mavi oje sürmeye başlayınca bitirdik.

Eylül ayında Zeynep evimize 3 dakikalık mesafede bulunan, çalıştığım kurumun kreşine başlayacak. Geçen hafta dilekçeyi verdim ve geri sayıma başladık...