26 Şubat 2010 Cuma

Tamam mı Devam mı ???

Zeynep'in 2. yaşını doldurduğu haftanın perşembe akşamı aniden başlayan kulak ağrısı bana sabaha kadar dakikaları saydırarak, korkunç bir gece geçirtti. Daha önce benzer bir ağrı yaşayan ne olduğunu bilir, yaşamayan da dilerim hiç bilmesin. Sabah olmasıyla kendimi kurum doktoruna zor attım, sonuç dış ve orta kulak iltihabı. Tedavisi ise biri antibiyotikli olmak üzere iki kulak damlası ve ağızdan alınacak antibiyotik. Bu ilaçları kullanırken Zeynep'i emzirmem mümkün değil. Oysa sabah çıkarken kızım -Anne m.e.m.e...diyerek uyandı ve ben doktora yetişme çabasıyla - Öğlen gelince görüşürüz annecim... diyerek apar topar evden çıktım. İlaç kullanma ve emzirmeyi kesme ihtimali hiç aklıma bile gelmemişti. O kadar korkunç bir ağrı çekiyordum ki ilaçları hemen kullanmaya başladım. Ama öğlen eve dönmemi bekleyen kuzuma nasıl anlatacağımı bilememek, hiç hazır olmadığım/ız bu ani gelişmeyle yüzleşmeye hazır olmamak beni çok sarstı. Çok kötü bir durumda olmama rağmen öğlene kadar eve gidecek cesareti bulamadım kendimde...(O gün sıkıntıyla attığım maili okur okumaz arayan Sevgili Banu, Çiğdem ve Umur, tekrar teşekkürler desteğiniz için :)
Daha önce yazmıştım, çok önemli bir sebep olmadıkça ya da Zeynep kendiliğinden bırakmadıkça emzirmeyi bırakmayı düşünmüyordum. Bu konuda koyduğum bir zaman yoktu ve ikimizin de henüz hazır olmadığını düşünüyordum. Emiyor olması Zeynep'in yemesini hiçbir şekilde olumsuz etkilemiyordu. Beni tek zorlayan gece çok sık uyanmasıydı ama bu da bırakmak için bir sebep değildi.
Öğlen gittiğimde çok açık bir şekilde konuştum kızımla, kulağımın (ve m.e.m.e'nin) hasta olduğunu, çok canımın yandığını, bir süre ilaçlar kullanmak zorunda olduğumu ve onu emziremeyeceğimi söyledim. Çok sakin dinledi ve beni ilaç içerken, kulağıma damla damlatırken görünce de gerçekten ikna oldu hasta olduğuma. Başta annem olmak üzere etrafımızda ki herkesin -Çok zor bırakır emmeyi- diye düşündüğü Zeyno'şum 10 günlük tedavi süresince -m.e.m.e diye tutturmadı hiç. Tabii ki mızmızlanmaları, huysuzlukları oldu, ilk iki gece ağlayarak uyandı, ama emmek yerine öptü, by by yaptı ve kapattı. Ben bile çok şaşkındım bu kadar yumuşak bir şekilde tamamladığımıza...
Ama gözardı ettiğim birşey vardı:) Kızım 2 yaşında olabilirdi ama hastalıkların bir süre devam ettiğini, ilaçlarımızı içince iyileştiğimizi gayet iyi anlamıştı. 10 gün boyunca sesi çıkmayan meleğim, ne zaman tedavi bitti ve ben iyileştim, bıraktığı yerden devam etmek istedi. Sadece öpüp, by by yapıp kapatırken, yine m.e.m.e ağıtları yakmaya başladı. Ben de bütün dış seslere kulağımı tıkayarak, sadece kendi içsesime güvenerek tekrar emzirmeye başladım;) 10 günlük aranın sağladığı alışkanlıkla gece emzirmesini kaldırdık. Gün içinde de daha az talep etmeye başladı. Bir süre de bu şekilde devam edeceğiz galiba...

10 Şubat 2010 Çarşamba

İyi Ki Doğdum, İyi Ki Doğurdum....

Bu 2 gün gecikmeli doğumgünü yazımız güzel kuzum...Kötü bir virüs üst solunum yollarımıza yerleşip bizi günlerce yatırınca, peşpeşe olan doğumgünlerimizi kutlayamadık. 8 Şubat'ta, dünyaya gözlerini açtığın saat 14.30'da, sen hastalıktan yorgun düşmüş, tıkalı burnunla zar zor nefes alıp uyumaya çalışırken kulağına fısıldadım seni ne kadar çok sevdiğimi, bu dünyada sahip olduğum en değerli varlık olduğunu...
Canim kızım, birkaç gündür hiç alışık olmadığım bir şekilde senin neşesiz, keyifsiz, hasta halin o kadar canımı acıttı ki...2 senedir şükürler olsun ki hasta görmedim ben seni. Bundan sonra da görmeyeyim inşallah. Allah hiçbir bebeğe, çocuğa çaresi olmayan hastalık vermesin.
Sen iyi ol yeter ki kızım, sağlıklı ol, huzurlu ol. Bana o maviş gözlerinle güzel güzel bak, annem diyerek sarıl. Ben senden aldığım güçle herşeyin altından kalkarım.
Seni herşeyden çok seviyorum...
(En sevdiğimiz resmimizi koydum bu yazıya, sen 2.5 aylıksın, ne güzel bakıyorsun annene :)

4 Şubat 2010 Perşembe

İyi Ki Doğdun Selin...

Kızlar Çetesi'nin Munise'si, Kartanemiz, Selin'imizin doğumgününü biraz gecikmeli olarak geçtiğimiz cumartesi kutladık. O kadar keyif aldık ki, o güne ait sadece resimler kalsın istemedim. Selin yine adına yakışır şekilde davranarak, ne oyuncaklarının elden ele gezmesine, ne kendisine gelen hediyelerin paketlerinin heyecanla bütün çocuklar tarafından açılmasına ses çıkardı. Birgün önce gün boyu elektriğin kesik olmasına rağmen, Çiğdem öyle güzel hazırlıklar yapmıştı ki, arkadaşımın pratikliğine, enerjisine bir kez daha hayran oldum.

Biraz önce farkettim ki Selin'in bloğunda çok güzel yazmış Sevgili Çiğdem o günü...Ben de kısa kısa unutulmaz anları not almak istedim...

- Selin'in 2 yaşa yönelik bütün korkulan davranışlardan uzak, gülenyüzü, paylaşımı, sevecenliğiyle melek gibi ortalarda dolanması...

-Kokoş kızımın tacı ve bir saniye bile kafasından çıkarmaması ve yere yatarak verdiği pozlar...

-Zeynep ve Selin'in sevgi dolu sarılmaları,öpüşmeleri :)

-Banu'nun yaptığı, hala unutamadığımız, unutamayacağımız kurabiye ev...

-Umur klasiği limonlu kurabiye...

-Görünütüsüyle, tadıyla muhteşem pasta...

-Ada'nın karnı acıkınca masada oturup sessizce, kendi kendine karnını doyurması ve bütün çocuklar elleriyle kurabiye eve girişmişken, kibar kızım Ada'nın elinde bıçağı keserek parçalar koparması :)

-Mira'nın birgün önceden başlayan keyifsizliğine rağmen, gıkını çıkarmadan ortalarda dolanması...