17 Aralık 2009 Perşembe

Emziriyorum ve Emzirmeye Devam Edeceğim !!!!!!

Beni her gördüğünde - Hala emziriyor musun? - Neden hala emziriyorsun? -Daha ne kadar emzireceksin? -Evlenene kadar emzirecek misin? v.b. gereksiz soruları soran, - 1 yıldan sonra faydası yok ki... - Okula gidince de teneffüslerde gelir emer.... - Bir daha hiç bıraktıramazsın... v.b. salak saçma yorumları yapan eş, dost, komşu, akraba, kısaca m.e.m.e.l.e.r.i.n akıbetini merak eden herkese cevabımdır:

EVET, 22 AY + 9 GÜN'LÜK KIZIMI HALA EMZİRİYORUM VE O KENDİLİĞİNDEN BIRAKMADIĞI YA DA BAŞKA BİR OLUMSUZLUK YAŞAMADIĞIMIZ SÜRECE EMZİRMEYE DEVAM EDECEĞİM.

Esra'cım ne güzel derlemiş,toplamış,çevirmiş,bloğuna yazmış:
http://elaninuydusu.blogspot.com/search/label/emzirme
http://ekoanne.com/?p=28

Daha da derseniz, buyrun okuyun:
http://www.kellymom.com/bf/bfextended/index.html

8 Aralık 2009 Salı

COMING SOON !!!!!!!!!!

"Zeynep 2 yaşında!!!" yakında burada...Şu aralar yaşadıklarımıza bakarak, zor ama çok eğlenceli günlerin bizi beklediğini söyleyebilirim. Zeynep'ten önce burun kıvırdığım, yeni nesil annelerin uydurması olarak gördüğüm "terrible two" hafiften (!) yoklamaya başladı bizi de...
Herşeyi kendi yapacak hanımefendi, elimi de kendim yıkarım, yemeğimi de kendim yerim, dişimi de fırçalarım, üstümü de değiştiririm. Dün olayı abartıp altını değiştirmeme bile izin vermedi, kendi değiştirecekmiş. Özbakım becerilerini kazanabilmesi için tabii ki önem ve destek veriyorum bu çabalarına. Ama yardımım gerektiği zaman kabul etmeyip itmesi var ki...Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. Dün akşam mutfakta kek yapıyorum, Zeynep'te salonda teyzesiyle oynuyor. Mikserin sesini duymasıyla yanıma koşması bir oldu. Tabureyi çekip üzerine tırmanışı var ve bunu öyle bir yüz ifadesiyle yapıyor ki..."Nasıl olurda bana haber vermezsin anne?" der gibi...ne kendisini tutmama izin veriyor, ne mikseri, ne çırpma kabını...

Bir de bu aralar çok sık kullandığı "Hayır" anlamına gelen kaş kaldırmalar var, konuşmaya bile tenezzul etmiyor, kaşını kaldırıyor. Faydası büyük ama tadı hoşuna gitmeyen birşey yedireceksem ağzını sımsıkı kapatıyor, yerlere yatıyor. Orta bir yol bulamadığımız anlarda kendime sürekli telkinde bulunuyorum; - İnatlaşma, güç savaşına girme !!!!! Özellikle şu dönemde hala emziriyor olmamın çok faydasını görüyorum. Ufak gerilimler büyümeden o kadar çabuk sakinleşiyor ve o anlar ikimize de o kadar iyi geliyor ki...Diğer faydalarını grip, aşı, bağışıklık sistemi tartışmalarının dorukta olduğu bu günlerde yazmaya bile gerek duymuyorum.
22 ayını bitirdi bugün...Söylediği kelime sayısı henüz çok fazla değil. Ama söylenen herşeyi anlıyor artık. Bazen denemeler yapıyorum, günlük hayatta çok sık kullanmadığımız bir kelimeyi içeren bir cümle kuruyorum ya da soru soruyorum: -Vazomuz nerede Zeynepcim, hadi çiçekleri içine koyalım... gibi, çok gözünün önünde olmayan vazonun yanına gidiyor hemen. Galiba sürekli kayıt halindeler. Biz farketmesek de sürekli depoluyorlar.
Soru sorma dönemi başladı, işaret parmağıyla sürekli birşeyle gösteriyor, adını söylememizi istiyor. Bu nedenle bu aralar en favori kitabı Sevgili Çiğdem'in hediyesi, Tübitak Erken Çocukluk Kitaplarından "1001 Hayvanı Bulun":
Nereye gitsek yanımızda taşıyoruz, kimi yakalarsa saatlerce parmağıyla gösterip soruyor. Dün annem çıldırma noktasına gelince kitabı saklamış, az değil ki gerçekten 1001 tane hayvan var kitapta, hepsinin günde 50 defa adını söylemek zorunda kalınca, başka çözüm bulamamış annecim. Zeynep pes eder mi, gazetelikten kadın dergilerinden birini alıp gelmiş bu defa, yine sormaya devam etmiş :)
Uzun zamandır yazmayınca karışık pizza gibi oldu, biraz ondan, biraz bundan...Ama bütün zorluklarına rağmen bir canlının büyümesine her saniyesinde tanıklık etmek, yaşayabileceğim en büyük mucize..Bu mucizeyi bana yaşama fırsatı verdiği için Allah'a hep şükrediyorum...