30 Temmuz 2009 Perşembe

Kızıma soruyorum :)

Babycenter'dan 17 ay + 2 hafta için gelen bültende şöyle bir anket vardı:

Çocuğunuz gece boyunca (kesintisiz) uyur mu?
- Evet, bir kere uykuya geçince genelde sabah kadar uyur. (% 44)
- Bazen uyanır, ağlayarak-bağırarak bizi çağırır amaaaaaaaaaaaaa sonrasında kendi kendine uykuya geri döner. (% 31)
- Hala düzenli olarak uyanıyor ve uykuya geri dönebilmek için onu avutmamıza (pışpışlayarak, emzirerek, sallayarak, konuşarak, onu yaparak, bunu yaparak....) ihtiyaç duyuyor. (% 25)

A benim güzel kızım, pamuk kızım...ben bu ankette ne zaman % 44'lük grup içinde olacağım?
% 31'in içinde olmaya bile razıyım!!!!!

28 Temmuz 2009 Salı

Şımarık mı yaramaz mı ???

Zeynep'in resimlerinde uslu, sakin, melek gibi görüntüsüne sakın kanmayın. Çünkü sadece öyle görünüyor!!! Bu aralar bakışlarının pek saf ve masum olduğunu söyleyemeyeceğim.

-Şimdi nereyi dağıtsam? Hangi çekmeceyi açsam?
-Şu kumandaları alıp kaçayım!
-Çatal-kaşık kullanmakta neymiş, parmaklarımla yerim güzelce, sonra da bir güzel koltuklara silerim ellerimi?
-Banyo kapısını açık bırakmışlar, yaşasınnnnn!!!!
-Elime geçen herşey balkondan aşağıya, hopppppp...

Sürekli bir cinlik ve muzurluk peşinde. Yakalayabilene aşkolsun. Evde ki herşey mutlaka elinden geçecek. Boyu yetmezse tırmanacak. Dur! Hayır! Yapma! sözcükleri ne kadar çok fazla kullanmak istemesem de çıkıyor ağzımdan. Herşeyi merak ediyor, dokunmak istiyor. Artık alışverişe Zeynep'le gitmek büyük cesaret istiyor.... Kendi boyunda raflarda ne varsa aşağıya!!! Çok şikayetçi olduğum çıkmasın bu yazdıklarımdan, oldum olası hareketli,yaramaz,muzur bir çocuğum olsun istemişimdir. Sadece bu yaşlarda çocuğu olan bütün diğer anneler gibi yoruluyorum, ama çok da eğleniyorum:) Tek korkum ince sınırları çizememek ve şımarık bir çocuk sahibi olmak!
Dün akşam babacığımın ve kızımın birtanecik dedesinin 56. doğumgününü kutladık.Hasta olduğundan çok keyifli değildi babam:( Yine de pastamızı kestik,hediyemizi verdik! Tabii bizim afacan pastayı görünce çıldırdı, herkesten önce parmaklarıyla bir güzel tadına baktı. (pastamız benim imalatımdır :) Sonra da dedişkoya hediye alınan mp3 player'ı ele geçirmek için büyük mücadeleler verdi. Hediyenin paketi, kutusuyla da yetinmedi. Kendini yerlere attı, tepindi...

Canım babama Allah herşeyden önce sağlık versin...Daha uzun yıllar başımızda olsun:)

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Pazar-ertesi ???

Zeynep'ten önce, pazartesi günü güle oynaya işe gelen, burada dinleniyoruz diyen hatunları hiç anlayamazdım. Cuma günü de izinli olunca, koşturmayla geçen üç günün sonunda -yarın işe gideceğim, ne güzel- diye düşünürken yakaladım kendimi..tabii beraberinde bir suçluluk duygusu:( Dışarıda halledilmesi gereken işler, temizlenmesi gereken bir ev, yapılması gereken yığınla ütü, yemek, çalışılması gereken bir kurum içi sınav (sadece 1 hafta kaldı :( , enerjisinin ve merak duygusunun doruğunda ilgi bekleyen 1.5 yaşında bir çocuk...derken dün akşam çok yorgun olduğumu hissettim ilk defa! Hiçbir şeye yetemiyorum, çocuğuma vakit ayıramıyorum, niye diğer süper anneler gibi olamıyorum diye düşünceler beynimi kemirdi durdu.
Bu sabah masamda çayıma takıldı gözüm, sadece işyerinde sıcak çay içebildiğimi, hafta içi öğlen yemeklerini soğutmadan sakin bir biçimde yiyebildiğimi düşündüm. Yine kızdı diğer yanım. Ama işin çok olmadığı, sessiz sakin bir pazartesi sabahı çayımı içip, tostumu yemek, gazetelere gözatmak iyi geldi.
Haftasonları çoğu zaman, evde yapılması gerekenleri gözüm görmeden sadece Zeynep'e vakit ayırmaya çalışıyorum. Ama sonuçta ne kadar ertelense de yapılması gerekenler yine beni bekliyor. Dün ben odasını temizlemeye çalışırken peşimde dolanıp duran kuzum deterjanlı kovaya ellerini sokunca biraz sesimi yükselttim, şaşırıp kalan yavrumun iki dudağını büzmesi gözümün önünden gitmiyor.
Zeynoşun sağ gözünde ufak bir kızarıklık vardı akşam, biraz korkuttu beni..Sormak için aradım annemi biraz önce, yavrumun sesini duyunca da şimdiden içim sızladı, nasıl özledim.
Şartlar başka olsaydı, çalışmam gerekmeseydi kararım ne olurdu, bunu da bilmiyorum. Benim için karmakarışık duygularla başladı bu hafta......
Not : Resimler 2 hafta önce Ankara Üniversitesi kampüsü içinde Akademi Cafe'de yaptığımız Ankara'lı bebekler ve anneleri buluşmasından...Tembellik edip yazamadım bir türlü

9 Temmuz 2009 Perşembe

17. ay biterken

Dün 17 ayını tamamladın. Kaç yaşındasın diye sorduğumuzda bir elinin işaret parmağıyla 1 diğeriyle buçuk yapıyorsun:) Meşhur 2 yaşa yaklaştığının sinyallerini vermeye başladın. Birşeyi yapmak ya da bazen yapmamak istediğin zaman çığlıklar atıyorsun bazen de kendini ısırıyorsun. Mümkün olduğunca sakin, sabırlı olup görmemeye, duymamaya çalışıyorum. Ama genel olarak uyumlu, neşeli bir çocuksun. Evet artık çocuk diyoruz sana maviş kızım.
Zamanla azalacağını düşündüğüm meme bağımlılığın bu dönem inanılmaz arttı. Zaman zaman -ya bırakamazsak! diye korksam da bugüne kadar annesini emen hiçbir yetişkin görmemiş olmam rahatlatıyor:) İtiraf edeyim bu aralar zorlanmaya başladım. Hala geceleri -meme diyerek uyanıyorsun ve azı dişlerini çıkardığın şu dönemde bu uyanmalar o kadar sıklaştı ki...Bebeklerini gece beslenmesine alıştırmayan ve kesintisiz uyumayı öğreten annelere hayranlık duyuyorum ama ben beceremedim tatlım. Sana kendi kendine uyumayı da öğretemedim. Ya memede uyuyakalıyorsun ya da ayağımda sallıyorum :=(
Bezle ilgili rahatsızlık yaşamaya başladın. Sürekli çekiştirerek çıkartmaya çalışıyorsun. Çişini ya da kakanı yaptıktan sonra gelip gösteriyorsun. Eğer sabah lazımlığa oturtursam çişini yapıyorsun ama daha rahat edebileceğin birşey bulmam lazım. Çok sevmedin çünkü daha önce aldığımı...Bunlar insanlık için küçük ama bizim için çok büyük adımlar bebeğim :=)
Duyduğu, gördüğü herşeyi taklit eden bir papağan oldun. Geçen gün niye sesin çıkmıyor diye yanına geldiğimde gördüğüm manzarayı keşke fotoğraflayabilseydim; çekmeceden epilatörü almışsın, bir güzel yere oturmuşsun, bacağına sürüyordun. Heryere, herşeye ulaşıyorsun. Artık çok dikkatli olmamız gerek.
Kelime dağarcığına en son -udaci (hurdacıııııııı) eklendi. Dudaklarını büzüştüre büzüştüre -udacii deyişin öyle tatlı ki...Geçenlerde gittiğimiz sünnet düğününde nasıl oynadığını sorduğumuzda hemen ellerini kaldırıp başlıyorsun oynamaya. Zaten sana kapı gıcırtısı olsa yeter, müziğe ve dansa ilgin çok sevindiriyor. Ezan sesi duyduğunda ellerini açıp dua okuyormuş gibi yapman ve sonra da amin demeni de (tabii ki anneanne tarafından öğretildi) unutmamak adına not düşüyorum.
Güzel kızım, hayat seninle çok güzel...bugüne kadar taşıdığım en güzel sıfat senin annen olmak !!!!

7 Temmuz 2009 Salı

Kuğulu Park'taydık...

Ankara'lı olup Kuğulu Park'ta sevgilisiyle buluşmamış, ilk gençliğinde okulu kırıp çimlerin üzerinde aylaklık yapmamış, iş çıkışı o kadar binanın arasında soluklanmamış, kuğulara simit atmamış kimse yoktur herhalde. Hepimizin öyle ya da böyle bir Kuğulu Park anısı vardır. Ankaralılar için küçük bir yeşil alan, ufak bir havuzda yüzen birkaç kuğu, birkaç banktan daha fazlasıdır. Semte adını veren tarihi kavaklarıyla Ankara'nın olmazsa olmazlarındandır.
Yaza girmemize rağmen bitmeyen yağmurlar yüzünden birkaç haftadır ertelediğim Kuğulu Park'a kızımla gitme programını geçen haftasonlarından birinde gerçekleştirdik. Zeynep'in tetesi, benim canım kardeşim Aslıhan da bizimleydi. (Daha doğrusu zorla dahil ettik kendisini ama pişman da olmadı:)
Kuğulu Park klasiği olarak kuğulara, ördeklere, kuşlara simit attık. -gel gel yaptık. O güzelim kuğulardan çıkan çirkin sese şaşırdık, korktuk. Daha yakından bakmak istedik, çitleri aştık. Çocuk parkını görünce tabii ki dayanamadık:)

Tunalı'ya gidip kumpir yemeden dönülür mü? Tabii ki yedik. Hem de bayıla bayıla, parmaklarımızı da beraberinde yedik :)

Çok eğlendik ve iyi ki gelmişiz dedik !!!!!!!!!!!!!

(Aslıhancım hemfikiriz değil mi :=)





2 Temmuz 2009 Perşembe

SİVMEP (Sivrisinekle Mücadele Eylem Planı:)

Yaz gelip sıcaklar bastırınca sivrisinekler de ortaya döküldüler. Bebeğim olmadan önce bu cinsle birebir mücadele içine girmemiştim hiç. En fazla gelir sokar, sende bir iki gün kaşınırsın biter geçerdi. Ama şimdilerde benim bile dokunmaya kıyamadığım bebeğime bir mahlukatın gelip konması, hatta sokması ve hatta kanını emmesi çok rahatsız ediyor.
Öncelik bu hayvancıkların eve mümkünse hiç girmemelerini sağlamakta. Bunun içinde en pratik çözüm camlarda, balkon kapılarında sineklik olması. Odaların camlarında sözde sineklikler var. Ama çalıştığım kamu kurumunun lojmanında oturuyoruz ve son 20 yıldır binalara bir çivi dahi çakılmamış, bu durumda camlarda sineklik değil elek halini almış tel parçaları var. Onları yenileyelim bari diye plan yaparken camlarımızın önümüzdeki 1 ay içinde pvc doğrama olarak değişeceği haberini aldık. Evde yaşayan diğer vatandaş cam-kapı açma ve kapatma konusunda biraz daha titiz davransa en azından içeri girmeyi başaran sivri konusunda düşüş yaşanacak. Cam önlerine fesleğen, sardunya, nane gibi kokulu bitkiler ektiğim saksılar koymak, camlara lavanta kesecikleri asmak işe yarar mı acaba? En kısa zamanda denemek lazım.
Eve giren sineklerin meleğime yaklaşması önlemek için sinek kovar bilezik en aklıma yatan çözüm gibi görünüyor. Kullanan, memnun kalan var mı acaba? Fiyatı çok uygun ancak etkisi çok kısa sürüyor. Zeynep bileğinde tutmaz büyük olasılıkla, olmadı ayak bileğine takarım. Denemeye değer.
Cilde sürülen ve DEET adlı maddeyi içeren her türlü ürünü kullanmamak benim tercihim. Sözde içeriği doğal olanlarda var ama onlar da içime sinmiyor. Çok mecbur kalırsam Chicco Zanza sivrisinek kovucu roll-on'u kullanacağım.
Prize takılan tabletler ya da likit kovucuların bebekler için güvenilirliği kanıtlanmamış. Tablet şeklinde olanlardan mecburen kullanıyoruz. Uyumadan birkaç saat önce takıp, Pamuğum odada iken mümkün olduğunca prizde tutmuyorum.
http://basitbiryasam.blogspot.com/2008/05/savulun-sivrisinekler.html adresinde sevgili Evren çok detaylı araştırıp, iyi bir kaynak yazı yazmış. Onun yazdıklarını da okuduktan sonra aklıma yatan bir diğer çözüm citronella yağı içeren bir sinek kovucu bulmak...
Montessori mail grubunda bir arkadaşın sorusu üzerine de sevgili Sibel hiç duymadığım bir tavsiye de bulundu, sinek ısırıklarının uzerine tükenmez kalemle bir çarpı atmak..İçerdiği çinko etkisiyle hem kaşıntıyı gideriyormuş hem de ısırıktan iz kalmıyormuş.
Bu arada internette ufak bir araştırma yaparsanız göreceksiniz ki her konuda olduğu gibi yine bir sektör oluşmuş, sivrisinek kovduğu iddia edilen kıyafetlerden yatak alezlerine, telefonlara yüklenen programlara kadar...Şaşırdım kaldım.